Eğer yeterince uzun süre [bir seferde uzun içmek değil kast ettiğim :-)] Ardbeg 10 içerseniz, Ardbeg damıtımevinin genel karakterini koku ve tat hafızanıza kazımanız mümkün. İyot, tuz, greyfurt ve yeşil limon (lime) kokusu ile belirgin tam bir Islay kokusu var. Adeta Islay kimliği gibi. Arka planda soğan kokusu da aldım. Tüm bunlara eşlik eden turba kokusu da oldukça dengeli ve olması gerektiği kadar ön planda. Havalandıkça açığa çıkan fenolik kokular Islay severlerin tam da aradığı kıvamda ve yoğunlukta.
Denizde uzunca bir süre yüzdüğünüzü ve bir miktar deniz suyu yuttuğunuzu düşünün. Sonra nar ekşisi içmiş olduğunuzu kabul edin. İşte aynı bu şekilde bir tatlı-tuzlu kombinasyon sunuyor. Tuzlu, nar ekşisi gibi asidik ama tatlı bir damağı var. Kereviz sapı gibi botanik tatlar da aldım. Yine Islay severlerin tutkun olduğu turbaya eşlik eden, ayva gibi sert meyve tatları da mevcut. İlk nefes ile birlikte damakta büyük bir değişim yaşamıyorum. sadece bir miktar acı baharat tatları dönmeye başlıyor. Turba tadı bu kez kahve likörü ile birlikte yerli yerinde duruyor. Uzun uzun sıvıyı çiğneme isteği uyandıran bir viski. Eşlikçi olarak üzerine biraz Türk kahvesi serpilmiş ayva ile çok iyi yarenlik eder.
Bitişi orta uzunlukta. Vanilya ve tuzun garip ama uyumlu birlikteliğini sevdim. Fındık baskın kuruyemiş tatları kalıyor ağzımda. Yağlı bitişi çok büyük tercih sebebi. Hafif bir deri tadı da kalıyor. Kişisel olarak Islay viskilerinde çok karşılaştığımız bu deri-süet karışımı aromanın büyük hayranı olduğumu söyleyemem.
Islay viskileri içerisinde en çok tercih edilen ürünlerden birisi şüphesiz Ardbeg 10. Tam gövdeli ve çok dengeli bir viski. Bana “birinci sınıf bir Islay söyler misin?” diye sorsanız muhtemel cevaplarım arasında Ardbeg 10 mutlaka yer alır. Fiyat / kalite performansının çok iyi olduğunu düşünüyorum. 46% abv alkol oranına rağmen kolay içimli olduğu söylenebilir. Elit ve zengin.
Defterimden Notlar
Viski içerken zaman zaman aklımdan, gönlümden geçenleri bir yerlere karalarım. Bir Kasım sabahı saat 05:00 gibi Beylerbeyi sahiline gitmiştim. Boğaz kıyısında tertemiz ve buz gibi havayı içime çekerken, sabah erken saatlerde az miktarda içilen iç ısıtıcı olarak yanıma Ardbeg 10 almıştım. Ben sabah çok erken saatte az miktarda içilen içkiye babamdan öğrendiğim şekliyle “kapaklık” diye tabir ederim. İskoçlar buna “wee dram” der. O sabah kapaklığımı içerken boğazdan geçen bir balıkçı teknesine takıldım.
Şöyle not almışım defterime:
Küçük bir tekne ile açılsam denize,
Esen rüzgârda üşüsem, içim ürperse
Ben o ürpermeyi örtsem üzerime
Ve yalnız kalmanın soğukluğunu yudumlasam
Bir de kapaklığımdan içime çeksem is kokusunu
Sonra küçük bir tekne ile açılsam denize…