Highland Park 30

Highland Park 30 şüphesiz sadece adıyla bile heyecan yaratacak bir sunum. Ben çok şanslıydım ki İskoçya’da ziyaret ettiğim dükkanlardan birinde, Highland Park ve bir kaç farklı markanın dahil olduğu kör tadım aktivitesi ile almak istediğim şişelere karar verebilme şansına sahip oldum. Okuyacağınız notlar o kör tadım esnasında karaladıklarımdır.

Burundaki ceviz ve bal rayihaları iştah açıcı. Egzotik meyveler ve Güneydoğu Asya mutfağının meyve kızartmaları gibi kokuyor. Değişik bir burun. Mütevazı değil. Havalandıkça açığa çıkan isli lezzetleri meyve kokuları ile uyumlu. Bir an önce içme isteği uyandırdı.

İlk yudum sonrası ağzımdan dökülen ilk cümle “Vay canına!” oldu. Burundaki o Güneydoğu Asya mutfağının egzotik lezzetleri ağzımda dönüyor. Tatlı tuzlu ve acı tatlı aromalar ardı ardına gidip geliyor. Viskiyi çiğnedikçe yayılan mobilya cilası hissiyatı nihayetinde kendini karamelize iodik lezzetlere teslim ediyor. Yüzümde nasıl bir ifade oluştuysa dükkanda servis yapan tezgahtar çocuk gülüyor.

İlk nefes sonrası damağımdaki yağlı hissiyat bir viskide çok nadir alınabilecek en güzel lezzetlerden biri olan mürver çiçeği rayihası ile uzuyor. Egzotik meveler, ananas ve bal tadı, eşlik eden meşe tadı hepsi yerli yerinde ve eminim bu sıvı epeyce bir süre sherry fıçıda beklemiş olmalı.

Özelinde Highland Park markasına bakış açınızı ancak genel olarak viskiye bakış açınızı değiştirecek bir sunumdur.
Çok güçlü ve sıra dışı.
O gün bu harika sıvıyı sanki evindeki bir arkadaşına ikram edermişcesine sunan dükkan sahibi ve tezgahtar arkadaşın cömertliği paha biçilmezdi. Viskinin özünde alçakgönüllü bir kültür olduğunu ve güzelliklerin paylaştıkça çoğaldığını bir kez daha hatırlattılar.