İyi bir Lagavulin sever olduğumu söyleyebilirim. Şu sıralar ülkemizde bulabilmek biraz sıkıntılı olsa da Lagavulin 16 her zaman favori listemde yer alır. Pek çok kişi burun kıvırmış olsa bile ben Lagavulin 8‘i de beğenerek tüketiyorum. Özellikle 1995 ve 1997 Distiller’s Edition ayrı ve müstesna bir yere sahip onu da eklemem lazım. Nedir beni Lagavulin’e çeken şey derseniz; diğer isli (peated) viskilere kıyasla Lagavulin’in sahip olduğu daha meyvemsi ve floral notalarını sevdiğimi söyleyebilirim. Benim için Lagavulin damıtım evinin ayırt edici karakteri bu meyvemsi ve floral kokular taşıyan nebati lezzetlerinde saklı. Mesela Ardbeg ve Laphroaig böyle değildir. Onlar biraz daha gazlı bez, tentürdiyot, ecza dolabı kokan is karakterindedir. Bunu biri diğerinden daha iyidir anlamında yazmıyorum.
Lagavulin 12 CS Special Release 2022 kadehe dökülürken dışarıya vurduğu yanık şeker ve limoni is kokusuyla kendini belli ediyor. Derin bir nefes aldığımda bu güzel kokulara tütün de eşlik ediyor. 57.3%abv fıçı sertliğinde şişelenmiş olmasına rağmen burunda yakıcı alkol kokusu yok.
İlk yudumda damağımı kaplayan yağlı ve baharatlı hissiyatını çok sevdim. Karamelize lezzetlerine eşlik eden floral tatlarını zamanının bir kısmını geçirdiği virgin fıçılardan almış olmalı. Burundaki tütün kokusu damakta da kendini belli ediyor. İs lezzeti tam da Lagavulin’e has. Aromatik ve nebati.
Fıçı sertliğinde şişelenmiş isli bir viski için yumuşak ve kolay içimli. Sadece bir kaç damla su ilavesiyle karamelize tatlarını güçlendirmek mümkün. Gayet leziz ve güçlü bir damak.
İlk nefes sonrası daha güçlü ve ferah ecza kokuları almak beni mutlu etti. Lagavulin 8’den daha olgun ama Lagavulin 16’dan daha genç olduğunu belli eden, yaşını saklamayan bir sunum. Bu sunumun beni şaşırtan tarafı; fıçı sertliğinde şişelenmiş olmasına rağmen damaktaki kolay içimi oldu. Benim için bir Lagavulin’den bekleyebileceğim her şey mevcut.
“Fiyatına göre performansı yeterli bir viski midir?” diye sorabilirsiniz. Açıkçası fiyat-performans üzerine yorum yapmayı iki sene önce bıraktım. Malum ekonomik koşullar dahilinde bu soruya cevap vermeyi anlamsız buluyorum. Fakat daima barımda yer açabileceğim bir şişe olduğunu söyleyebilirim.
İlk kez içtiğimde somon füme ile eşleştirdim. Lezzet uyumu gayet dengeliydi. İkinci kez daha rahat ve kadehimle daha uzun süre zaman geçirebildiğim bir ortamda D.Shostakovich’in “The Gadfly Suit”i çalıyordu. Kadehimden aldığım hazzı ikiye katladı.
Bu şişeyi Istanbul Whisky Society üyelerine ikrâm eden Deniz Ergener’e özel teşekkürlerimle.