Mangal közünde pişen Türk Kahvesi kokusuna eşlik eden harika bir is kokusu var. O mangalın közleri üzerinde birileri meyve kabukları atmış olmalı. Kuru meyve kabukları ve tatlımsı bir aroma ile karakterize pipo tütünü kokusu ve arka planda yanık karamelize şeker kokusu baş döndürücü. Koklarken gözlerimi kapatınca kendimi böyle bir ortamda hayal ediyorum.
Damakta turba ön planda. Burunda aldığım hoş meyve ve tatlı aromalar damakta da hissediliyor. Vanilya ve tarçın gibi tatlı baharatlara eşlik eden tütün ve meyve aromaları var. İlk nefesle birlikte burna gelen tentürdiyot ve pipo aroması damakta tatlı ve isli karışımları bir festivale dönüştürdü. Birinci sınıf.
Uzun bitişi var. Yağlı ve ağız dolusu. Gerçekten çok dengeli. Ne acı ne de tatlı ama tam ortası. İlk nefesle birlikte gelen yara bandı ve sherry kokuları öne çıkan rayihalar.
Lagavulin 16 bir viskide aradığım özelliklerin hemen hemen tüm bileşenlerine sahip. Koku ve damaktaki dengesini sıra dışı ve kolay kolay erişilemez olarak tanımlıyorum. Çok kaliteli. Her seferinde ayrı bir yönünü keşfediyorum. Çok elegan. Yıllar geçse de hayranlığım hep artıyor.
Defterimden Notlar
Albert Einstein, tekrar tekrar aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar beklemeyi delilik olarak tanımlıyor. Şüphesiz viski işindeki gelenekten haberdar değil. Aynı şeyleri mümkün olduğunca değiştirmeden tekrar edip hep kaliteyi yükselterek üretime devam etmeye gayret eden viski üreticilerinin deli olmadığını da iddia edemeyiz, o da ayrı bir durum… Aslında çok değişken var ama bu değişkenleri bir araya getirme yöntemi tekrar eden bir geleneği oluşturuyor.
Kaosun içindeki düzeni yakalamak. Bence Lagavulin’i mükemmel kılan unsur budur. Bu dengeyi yıllardır korumak, üstelik bunu en genci 16 yıllık viskilerle yapmak, çok hassas bir planlama isteyen stok yönetimini başarı ile yapmak ve her sene biz viski severlere bu ürünü dünyanın dört bir yanında erişilir kılmak. Üstelik bunu çok makul bir fiyat ile gerçekleştirmek…
Başkaca bir örnek var mı?
Ben bilmiyorum…