Mackymra Grönt Te

Dünyanın farklı bölgelerinden gelen viskileri özellikle merak ediyorum. Hele hele arkasında özel bir deneysellik fikri ile üretilmiş olanlara karşı ayrıca zaafım var. Mackymra daha önce farklı seçkilerini de tatma şansı bulduğum bir İsveç viskisi. Sezonluk serisi içerisinde yer alan Grönt Te’yi Almanya’da yaşayan bir arkadaşım önerince ben de bir şekilde sipariş ettim. Pandemi koşullarında yurt dışından aldığınız bir şişeyi Türkiye’ye getirmek hiç kolay değil ama bu kez şanslı olduğumu söylemem lazım.

Grönt Te İsveççe “Green Tea” yani Yeşil Çay demek(miş). Kutusu da cezbedici yeşil çay renginde. Olorosso şarap fıçılarında dinlendirilmiş ancak burada kritik bir bilgi var ki zaten sırf bu dokunuş için bu şişeyi almak için bunca zahmete girdim. Olorosso fıçılar Japon yeşil çay yaprakları ile çeşnilendirilmiş. Bir ev biracısı olarak kendi reçetelerimi hazırlarken zamanında şerbetçiotu ile birlikte ıhlamur ve adaçayı kullanmışlığım vardır. Açıkçası bu tip eşleştirmelerin çok değerli katkıları olabileceğini bira üretirken gördüm. Viskideki bu deneysel ve yenilikçi yaklaşımı es geçmem mümkün değildi.

Grönt Te burunda elma ve şarabi kokular bütünü sunuyor. Yeşil çay etkisi ise o kadar yoğun değil fakat alışık olduğumuz olorosso etkisi daha buruk ve nebati kokular sunuyor ki zannederim bunda fıçının yeşil çay ile çeşnilendirilmiş olmasının etkisi var. Daha önce tatma şansı bulduğum Mackymra’larda etkisini hissettiren baharatlı burun bu seçkide de yerli yerinde.

Damakta aldığım ilk lezzet vanilya ve baharatlı meyve aromaları oldu. Karanfil ile aromalandırılmış elma tartı gibi leziz bir damağa sahip. İlk nefes sonrası aradığım yeşil çay aromasını nihayetinde alabildim ama ben daha güçlü olmasını arzu ederdim. 46.1%abv alkol seviyesinde olmasına rağmen damaktaki hissiyatı biraz daha yüksek. Bunun temel sebebi burunda kendisini buruk şarabi notalarla hissettiren aromaları. Yanında eşlikçi olarak şeftali dilimleri veya angelica eriği çok yakışır.

Bitişi orta uzunlukta ve gayet dolgun. Genel olarak viskinin yoğunluğu gayet tatminkâr. Vanilya lezzetleri baskın ki bu kadar çok işlem görmüş bir fıçının bu seviyede vanilya lezzeti vermesine şaşırdım doğrusu. Genellikle ilk dolum burbon fıçılarda bu kadar net vanilya lezzeti alırım. Hem önceki dolum olorosso hem de yeşil çay yaprakları ile çeşnilendirilmiş bu fıçı acaba yetkinliklerini tam sunamamış olabilir mi? Bekledikçe damağı kaplayan nebati lezzetler bana koruk ve özellikle Kayseri’lilerin çok iyi bileceği gilaburu ekşiliğini hatırlattı.

Doğruya doğru… Bu ekşiliği ben yeşil çay olarak tanımlayamıyorum.

Genel olarak fiyat performansından çok memnun kaldığım bir viski oldu. Buruk ve ekşi lezzetlerini tatlı meyvelerle taçlandırmak çok olumlu sonuç verir. Ben eşlikçi olarak; bir çay kaşığı labne peyniri ile karıştırdığım karadut reçelini denedim. Memnunum. Ancak en iyi eşlikçi olmadığını biliyorum. Arayışıma portakallı İzmir külür kurabiyesi ile devam edeceğim.

Bu viskiyi yudumlarken aklıma düşen Bertha‘nın hikayesi için de linke tıklamanız yeterli.