Wasmund’s

Odunsu rayihaları sevenler önden buyursun: Talaş, kurşun kalem, kalem traş kokusu ve eski mobilya kokuları ön planda. Tütün ve çam kokusu hakim. 1980’li yılların sonunda çok moda olan Pino adında bir parfüm vardı. Bir miktar onu hatırlattı.

Damakta kurutucu etkiye sahip. Meşe tadı baskın. Reçine damakta gayet belirgin. Arap çayları gibi sert ve yoğun tanenli. Arka planda yeşil elma tadı ve görece daha az tatlı aromalar var. Bir iki damla su eklediğimde 48%abv alkol seviyesindeki viski enteresan bir değişimle fırınlanmış meyve tatları sunmaya başladı. Fırında şeftali üzerine karamelize şerbet dökerler ya öyle bir tat var. Likör tadı oldukça yoğun ama ben beğendim.

Bitişte koku ve damakta alamadığım bir tat bırakmadı. Yine çay ve reçine kaldı. Biraz daha uzun olmasını arzu ederdim. Yine de arzu ettiğim odunsu tatlar yerli yerinde duruyor. Bir miktar metalik bir tat da bıraktı. Onu çok sevmedim.

Wasmund’s Amerikan tek malt viskisi. Tek bir kelime ile özetlemem gerekirse burbon ile tek malt arasında arafta kalmış bir viski. Zor bir viski olmasına rağmen genel beğeni ölçütlerime göre başarılı buldum. Burunda bourbon, damakta tek malt ve bitişte her ikisinin kombinasyonunu sunuyor. Bir açıdan bakıldığında “çok yönlü”, diğer taraftan “ne sunduğu belli olmayan” bir viski olarak tanımlanabilir. Şüphesiz enteresan bir viski.

Defterimden Notlar

Sık sorulan sorudur. Nasıl oluyor da bu kadar çok tat ve koku alıyorsun?
Aslında basit. Pratik yapmak lazım.
Önce içiyorsun, sonra bir daha içiyorsun, sonra bir daha…. Ta ki kokusunu üç gün sonra hatırlayacak kadar derin koklamış, lezzetini zihninde ayırt edecek kadar tatmış olduğundan emin olana dek…

“Hayat hakkında yazabilmen için önce onu yaşaman gerekir” – Ernest Hemingway.